Hepimiz bu duyguları yaşamışızdır; çocukken günler geçmek bilmezken, yaş kemale erdiğinde yıllar su gibi akıp gider. Öyle ki, yılbaşı gecesi havai fişekler patlatırken, bir bakmışız ki yılı yarılamışız, derken bir sonraki yıla adım atmışız. Şimdi 2024 yılını da birkaç gün içinde geride bırakacağız.
Aslında değişen yalnızca takvim yaprakları. Bizim için yeni bir yıla girmenin somut bir değişiklik getirdiği söylenemez. “Gelen gideni aratır” derler ya, maalesef 2025 de 2024’ü aratacak gibi görünüyor.
Yeni yıla yeni heyecanlarla, umutlarla girmek isterdim. Ancak gerçekler her zaman böyle olmuyor. Yeni yılda en büyük arzumuz; huzurlu bir yaşam sürmek, namerde muhtaç olmadan çalıştığımızın karşılığını almak, çocuklarımızı iyi bir eğitimle donatırken ekonomik sıkıntılar içinde boğulmamak. Fakat geçen yılın ekonomik tablolarına baktığımızda, 2024’ü bile arayacağız gibi görünüyor.
Ekonomik Gerçekler ve Geçim Mücadelesi
2024 yılında fiyatlar o kadar hızlı yükseldi ki aldığımızı satamadık, sattığımızı yerine koyamadık. “Zamları tüccar artırıyor” deniliyor, ama resmi kurumlar bile vatandaşa ciddi yükler getirmeye başladı. Örneğin, bir devlet bankasında 10 yapraklı bir çek koçanı almak için 3.500 TL ödedim. Geçen yıl bu tutar sadece 300-500 TL civarındaydı. Resmi kurumlar bir yandan tasarruf tedbirleri alırken, diğer yandan vatandaşa yüklenen vergiler 10 katına çıktı.
Orta gelirli bir esnafın ev, araba, dükkan sahibi olması artık hayal oldu. Çift maaşlı bir memur bile aynı sıkıntıyı yaşıyor. Bu tablo, “Hiçbir şey yolunda gitmiyor” demekten başka bir şey bırakmıyor bize.
Asgari Ücret Tartışması
Bugün asgari ücret açıklandı: 22.104 TL. Ancak bu maaş hem işveren için büyük bir yük, hem de işçi için yetersiz. İşveren, bu maaşı sigorta primleri, yemek, ulaşım gibi ek maliyetlerle birlikte ödemekte zorlanıyor. Bu durum işvereni sıkıştırırken, işçi cephesinde de ciddi bir geçim mücadelesi var. Kiralar, çocukların eğitimi, mutfak masrafları ve diğer temel ihtiyaçlar bu maaşla nasıl karşılanacak?
Bu tablo gösteriyor ki, ne maaşı veren memnun, ne de alan. Planlamaların, zengine göre değil, dar gelirli vatandaşlara göre yapılması gerektiği düşüncesi toplumun her kesiminde dillendiriliyor, ancak uygulamada bu düşünceye rastlamak zor.
Yeni Yıldan Umutlar ve Korkular
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2025’in daha iyi olacağına inanmak istiyoruz. Ama kötüye gitme ihtimali de bizleri endişelendiriyor. Yanı başımızdaki savaşlara, siyasi krizlere ve ekonomik dalgalanmalara baktığımızda, ülkemizin tüm bu sıkıntılardan uzak, huzurlu bir şekilde yoluna devam etmesini temenni ediyoruz.
Yeni yıl, yeni bir başlangıç olabilir mi? Bunun cevabını zaman gösterecek. Dileğimiz, 2025’in ülkemiz ve şehrimiz için hayırlı bir yıl olması. Savaşsız, huzurlu, adaletin ve refahın yükseldiği bir Türkiye görmek hepimizin ortak arzusu.
Umarız ki, bu dileklerimiz gerçekleşir. 2025, kötüye değil, iyiye doğru bir dönüşüm yılı olur. Tüm insanlığa, ülkemize ve şehrimize hayırlı bir yıl dileğiyle…